‘SEKİZİNCİ RENK’
Geçenlerde sosyal medyada çok güçlü bir soruyla karşılaştım: ‘Hayatınız bir kitap olsa bu kitabın ismi ne olurdu?’ Bir anda karşılaştığım çok çarpıcı bir soru oldu aslında ama hani okulda öğretmenlerimiz derdi ya: – Çocuklar, test…
Geçenlerde sosyal medyada çok güçlü bir soruyla karşılaştım: ‘Hayatınız bir kitap olsa bu kitabın ismi ne olurdu?’ Bir anda karşılaştığım çok çarpıcı bir soru oldu aslında ama hani okulda öğretmenlerimiz derdi ya: – Çocuklar, test…
Daha önceki paylaşımlarımdan da bilirsiniz ev yoğurdu yapmayı seviyorum, bunu yapmamın altında sağlık, doğallık, temizlik yatıyor elbette ama daha altta bir yerlerde benim için bu ev yapımı mutluluk, çocuklarım için anne yoğurdu ve üretebilmek demek… Geçenlerde yine yoğurt yapmak üzere süt almıştım ki bir de ne göreyim süt kesildi…Yapı itibarıyla olayın analitik ve şikayet kısmına girip de bu süt niye kesildi, neyi yanlış yaptık, bak görüyor musun sütçü bize kesik süt vermiş demem…Bir adım ileri bakıp şimdi ben ne yapabilirim sorusuna cevap aradım. İki seçenek vardı, ya güzelim mis gibi tertemiz kesilmiş sütü dökecektim ki hiç kıyamadım o beyazlığa veya da peynire dönüştürecektim. Daha önce hiç peynir yapmamıştım, nasıl yapılacağını da bilmem ama ilk deneyimlere de bayılırım. Hemen internetten öğrendim ki yarım çay bardağı limon veya elma sirkesi ekleyince zaten süt kesiliyormuş. Üstündeki lorları alıp bir tülbentten geçirip üzerine yeteri kadar bir ağırlık koyup birkaç saat bekletince al sana mis gibi ev yapımı peynir.
Bugün sabah içimde bir neşe vardı, günlerden 21 Mart, gece ve gündüzün eşit olduğu gündü. Nevruz kutlamaları başlamıştı farklı ülkelerde ve kültürlerde, bahar uyanıyordu artık… Ve kahvaltı hazırlığı esnasında öğrendim ki Tayfun Talipoğlu vefat etmiş…Allah…
Dedim sana Reyhan, bahara az kaldı diye bak geldi Mart ayı, 3. günündeyiz bile. Daha da gelecek bahar… Bugün biraz masala ihtiyacım vardı, elime aldım masal kitabını ve tuttum yüreğimi, dedim ki: – Hadi, güzel…